DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Ahmet Hakan’dan Barış Atay savunması

Ahmet Hakan’dan Barış Atay savunması
17.05.2018
251
A+
A-

“Benim çağrım polise, savcıya değil Muharrem İnce ve Meral Akşener’eydi”

Hürriyet gazetesi köşe yazarı Ahmet Hakan, hakkındaki yazısından sonra gözaltına alınan oyuncu Barış Atay hakkında bir yazı kaleme aldı. Ahmet Hakan’ın “Benim çağrım polise, savcıya değil Muharrem İnce ve Meral Akşener’eydi” başlıklı yazısından bir bölüm.

Barış Atay şöyle diyordu attığı ‘tweet’te:

– O gün geldiğinde hepiniz ağlayarak özür dileyeceksiniz…

– Affedeni, acıyanı, yargılamaktan vazgeçeni unutmayacağız.

– Yok öyle hepimiz kardeşiz falan… Yok öyle kavga istemiyoruz falan…

– Her şey yeni başlıyor. Yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz.

Bu mesaj, AK Parti cenahında elden ele dolaştırılıyordu.

Elden ele dolaştıranlar, AK Parti’ye oy verenlere ya da oy vermiş olanlara şunu demek istiyorlardı:

“Bakın! Adamlar nasıl da hınç içinde, kin içinde, öfke içinde… Bunlar gelince bütün kazanımlarımız elden gidecek… AK Parti’ye yönelik eleştirilerinizi falan bir tarafa bırakın. Safları sıklaştırın…”

Tam da milletin kutuplaşma duygusunu bir tarafa bırakıp aklıselimle karar verme aşamasına geldiği bir seçim döneminde…

Barış Atay’ın sorumsuzca attığı bu “dangalak tweet”, resmen yeni bir kutuplaştırmanın aracı haline gelmiş, getirilmişti.

Barış Atay’ın “o gün geldiğinde…” dediği gün ne olacak?

Ya Muharrem İnce başa geçecek ya da Meral Akşener başa geçecek.

O halde bu bıktırıcı ve dangalak kutuplaştırma oyununu bozma görevi de onların olmalıydı.

İşte bu nedenle…

İkisine seslenen bir yazı kaleme aldım.

Dedim ki:

– Muharrem İnce!

– Meral Akşener!

– Çıkın ve bu Barış Atay denilen adama haddini bildirin.

– “Biz rövanş peşinde değiliz” diyerek bildirin…

– “İnadına kardeşlik” diyerek bildirin…

– ”Yetti artık bu kutuplaşma ve kutuplaştırma” diyerek bildirin…

Benim çağrım Muharrem İnce’yeydi, Meral Akşener’eydi.

Ama cevap polisten geldi.

“Şak” diye gözaltına aldılar adamı.

Sanırım bana şöyle bir mesaj veriyorlar bu gözaltıyla:

– Yok öyle yağma Ahmet Hakan! Kutuplaşmayı ve kutuplaştırmayı biz de en az Barış Atay kadar severiz.

– Bu oyunu bozamazsın Ahmet Hakan! Bak işte bir gözaltıyla hem kutuplaştırmayı daha da derinleştirdik, hem de seni “tetikçi” durumuna düşürdük!

– Bırak bu normalleştirme çabalarını falan Ahmet Hakan… Sırtını bir yere daya… Ya bizden ol ya da onlardan… Yok öyle arada kalmak falan!

Savcı bey, polis bey lütfen aradan çıkın

Kabul edilemez, lüzumsuz, gereksiz, kutuplaştırıcı, sert hem de çok sert eleştirileri hak eden bir yaklaşım Barış Atay’ın yaklaşımı…

Ama suç değil, suç olamaz.

Barış Atay’ın söylediklerine sonuna kadar itiraz etmek, Barış Atay’ın ifade özgürlüğüne sonuna kadar sahip çıkmaya engel değildir.

Savcı bey, polis bey…

Aradan çıkın.

Ve Barış Atay’ı derhal serbest bırakın.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız


YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.